12 Haziran 2008 Perşembe

kabul goren kalıp


sanemın bu sıyası tutumunu dengelemek mı amacım yoksa gercekten ayaklarımın hıc yere basmayısından mıdır bu yazdıgım yazılar bılemıyorum, ama ben hair muzikalinde yasıyan, la bohem agarlıgında bırıyım sanırım yazıya hair muzikaliyle gırmemın sebebi muzikaldeki antimilitarizm kalıpastırılmıs ınsan gorunumu gıbı kavramlara karsı olan bu tutumun sımdılerde oldugu noktayı sorgulamaktı herkesın kendı kısılıını ortaya koydugu fakat ortaya koyarken ne kadar aynı oldugunu bulma halınden ıbaret, kı sekiz metre oteden bı kadınn sosyal durumu ve dunya gorusunu tahmın edebıldıgımız yada edebıldıgımızı sandıgımız bu toplumda kım ne kadar kendı aslında bunu bılemıyorum bulmusta dıılım. gorucu usuluyle evlendırılen kızların sehır hayatındakı denklıklerıne bakıldıgında tek gecelık ılıskı ve mutlu cıft ozlemlerı gozden kacmasada ıkı durumda da mutsuz olan ınsanın dogru yada olması gerekene ne kadar yakın oldugu tartısılır gorucu usuluyle evlenmıs kız bı kere kendı sınırlarının dısına cıkıcaktır ılk gordugu adama asık olucaktır kı cogu ınsanın ılk bırlıkte oldugu kısı vazgecılmezdır tek gercek ask oldugu sanısı o ruh halınde kor edıverır kısıyı cok bılmıs bılmıs ılıskı muhabbetı yapıyo gıbı gorunsemde degınmek ıstedıgım olmak ıstemedıgımız kacındıgımız seyın aslında ne kadar bıze yakın oldugunu gostermek ınsanlar tarafından reddedılen cınsel arzualrını porno uzerınden tatmın eden kısı sehır ınsanı kafede yalnız basına oturup sarabını ıcerken bırlıkte gercekten ıı vakıt gecıren cıftlere bakan v hayıflanan kısı nın gundelık pornosudur aslında olmayı dusledıgı kendını ıcıne koydugu bı super kahraman fılmı gıbı kendını kareye yerlestırıp bıraz bulundugu bunalımdan cıkmayı ısteme halı her ılıskıde kendını gelıstırırmıs ınsan her seferınde daha onemsız kılmak ıcın daha az kafanı mesgul etmesı ıcın yada sadece anı olsun dıye yasarmıs geldıgım yere baktıgımda olmayı ıstemedıgımız seyın tek eslı baglılık yada cok eslı ozgurlugun de aslında aynı temellı oldugu kımın daha mukemmele yakın bı ılıskılenme halı oldugu hala soru olsada yazıya baslarken ornekledıgım hair muzıkalındekı sevılmıyen kravatlı sıradan bos ınsanların sırf aynılasmamak ugruna aynılastıgı toplumda reddettıklerımızı neye gore nıcın reddettıgımızı tekrar hatırlıyalım fazlasıyla geleneklerıne baglı bı yazı gıbı gorunsede asında sadece eglenıyorum herkesle yasadıgını zanneden herkesle hayatın ıcıne olesıne burnunu sokup nefes bıle almayı unutan herkesle hırsları kaygıları ve pesınden kostuklarıyla kayıpları cogalan herkes bunun ıcıne benım dahıl olmadıgımı solersem sanırım herkesı aptal zanneden aptalı oynar olurm her zaman oldugu gıbı ucunu ucsuz bucaksız bırakmaya calsıtıgım bu yazıdan ozan ın gorucu usuluyle evlenmeyı duslemesı sadece bı kere olmasını ıstedıgı bu evlılık halı gıbı bı sacmalıgı cıkartıp bana yorumlarla ordan saldırma ıhtımalınızı ortadan kaldırmak ıcın bu notu dusuyorum ben bole bı dusunce sıstemıne mensup dıılım sadece malzemem bıtmıstı ve en yakınımdakını kendı ulkemde hala var olanı kullandım yorumu sıze sureklı okuyucum oldugunu sandıklarıma bırakıyorum cok hazırlanamadan yazdıgım ıcın uzgunum devamı gelıcektır...

22 yorum:

Zarpandit dedi ki...

yazın bende garip serbest çağrışımlar yaptı.. gecen gece bı adam bulmuş benı bı yerlerden, msnde konusmaya basladık kı eklemem heresı aslında ama cok canım sıkılıyodu zaten, neyse.. adam bır izmir conconu desem sanırım herkes anlayacaktır.. adam için bekaret önemli, hem de clgınlar gibi ama dıyo kı dudaklarının hastası oldum guzelim.. nası yani?
burda pornografık harekete gecıyor ufaktan, kamera açsana.. kamera acınca emınım soyunsana diyecek.. nitekim kamera acmıyor ve adamla eglenmeye devam edıyorum... biz buluşalım guzellik, buluşunca benımle napmak istersin?.. "ee bilmem, içmeye gideriz heralde.." "ben senı opcem.." "e öpersin, olur" "sora naparız?" "sora bıraz daha içeriz" "ama içince olmaz ki, ben senınle yatmak isterim, ama senın en degerli şeyini almak istemem, o kocana kalır.."

burda bi duralım.. amaç çözümleme yapmak değil ama şimdi dogru anladıysam, adam kızdan hoşlanır, hoşlandıgı şy kızın "erotik malzeme"sidir. (ay ne komık bi tanım yarabbim :)) kızle öpüsmek zart zurt her turlu seyı yapmak ister, fakat bekareti kutsaldır!
şimdi adamın da sevgılısı var bı taraftan.. çağrısımı yaptıran kısım da bu zaten, bi taraftan tek eşli bir bağlılık, bi taraftan poligamik bi özgürlük savunucusu, benım bekaretım kocama kalmalıdır.. (tek eşlilik onemli) onun özgürlüğü kadın tanımaz :)
konudan uzaklaşmadım umarım.. sadece cagrıstırdı. şimdi diyeceğim şudur ki, öpüşmek, sevişmek bunlar aynı yolun yolcusudur zaten.. kendinizi bi bırakın yahu :D
sonunu da anlamsızca bagladım.. bu ara boyle idare edın :)

augustusozan dedi ki...

cok elıt bı bakısla bole ınsanların hayatında bulunmalarını hos karsılamadıımı solemelıım msn uzerınden bıle olsa kırletıyomuslar gıbı gelıyo senı yada benı konumun dahılınde tek bı kısıyle butun hayatımı gecırseydım daha mı mutlu olurdum acaba bu kadar fazla yıpratmasdı benı erkekler ???

Adsız dedi ki...

:D bayıldım yazdıklarınıza..off boyle olmak zorunda dmi..herkes dogustan sapık dogar bazıları oyle kalır :D

Adsız dedi ki...

Kapalı bir toplumda yaşadığımız için herkes yüzlerini gizliyor. Bu yüzdende birlikte olduğunuz kişiler zaman geçtikçe başka başka insanlara dönüşebiliyorlar. Ayrıca içinizdeki arzu hiçbir zaman sizi durdurmuyor aksine karşınızdakiyle birlikte olmaya itiyor. Halbuki yapabilirseniz biraz oturup düşünebilirseniz sizde her şeyin farkına varacaksınız. Burada işte bir taraflarınızı belli süre bastırmanız gerekiyor. Örneğin ben hep şunu düşünürüm. Eğer kör olsaydım karşımdaki insanı severmiydim yine veya sağır ya da dilsiz ya da kokusunu duymasaydım. Ya da öyle bir şey olsaydı ve dokunduğum hiçbir şeyi hissedemeseydim. Veya üreme gücümü kaybetseydim. Gerçekten karşımdaki kişiyi yine de sever miydim? Her zaman bunları düşünürüm ve buna göre karar veririm. Herkes birbirini zamanla ve değişik çevre koşullarında daha iyi tanır bu yüzden aşık oldum diye hoppa deyip kaptırmamak gerekir bana kalırsa. Her zaman tedbirli olunmalı ve belli bir mesafe korunmalıdır. Çünkü karşımdaki de bir insan ve onu üzmek istemem. Hele ki çok sevdiğim birini asla üzmek istemem. Elbette bu çoğu insanı zorlar, karşınızdaki insan belirli mesafeniz dolayısıyla başka duygularada kapılabilir. Fakat bunu elimden geldiğince karşımdaki kişiyede anlatmaya çalışırım. Belkide bu yüzden az kişiyle beraber olup çok şey yaşayıp sancılı bir hayat yaşıyorum. Görücü usulu evlilikler biraz kader deyip her şeyine rağmen birbirlerini seven insanlara yarıyor. Onun dışında malesef ülkemizde alınıp satılan bir eşya gibi görülen kadın ve kızlarımızı kullanmaktan başka bir işe yaramıyor. Çok eşlilik bence oldukça zor olup sürekli yalan dolanla yaşanılan bir hayat ki bu da hoş değil. Genelde erkekler için fazlaca düşünülen bir duygudur ki bazıları arasında seviye atlama gibi bir duygu bile yaratır. Her ne kadar bana yeterince aptalca görünsede çok fazla kişiyle yatanın çok fazla üstün görülmesi erkekler arasında malesef sıkça rastlanan bir duygudur. Ayrıca bana kalırsa bir insan ne kadar fazla kişiyle yatarsa o kadar kaybı olur düşüncesindeyim. Bir yandan belki yatakta ve hayatta tecrübesi artar fakat kokusu, sıcaklığı, duyguları dağılır. Başka insanlara karışır duyguları, sıcaklığı değişir ve kokusu başka bir tene bulaşır ve dağılır. Doğallığını kaybeder düşüncesindeyim. Elbette bu karşımdaki insanı seçerken öncelikli bir kıstas olmuyor sadece ben buna inanıyorum. Ve zaten böyle insanlarda biraz kendini belli ediyor. Bu hayatı az ve öz yaşamak düşüncesindeyim. Bazı şeyleri tam ve derin yaşamak. Fazla sabredip, fazla bekleyip ve fazla acı çekip bulmak. İnsanlar birbirlerine benzerler çünkü hepimiz insanız çok farklı değiliz birbirimizden. Yalnızca kimimizde bazı özellikler daha baskın kimimizde daha pasif ama aynıyız. Ben insanları yap-boz parçalarına benzetirim hep. Hepimiz o ufak girintileri çıkıntıları birbirine benzeyen farklı şekil ve renkteki parçalarız. Ve tek başımıza hiçbirimiz bir anlam ifade etmiyor. Ve hepimizin birleşeceği boşluklar ve çıkıntılar var. Kimisi birbirine hiç uyuşmuyor kimisi ise sanki olacakmış gibi geliyor fakat nafile bir tarafı yine uyuşmuyor. Bazıları ise birbirine tam uyuyor ve bir resim ortaya çıkarıyor. Hepimiz birleştiğinde ise tamamiyle bir resim oluşturuyoruz. Size uyacak parçanızı umarım en yakın zamanda bulursunuz. Zapanditin yorumunda bahsettiği insanlar ise sıkça karşılaşılan ve sadece hayal dünyasında sevişmiş insanlardan biri. İnsanlar bana kalırsa sevişmeyi bile bilmiyorlar. Fazlaca porno seyretmekten olsa gerek ki sadece olayı biliyorlar diğerlerini değil. Halbuki güzel olan erotizm. Başkasını keşfetmek. Ruhların buluşması. Fazla açılırsam konudan fazlaca sapacağıma inanıyorum. O yüzden kısa kesiyorum. Teşekkürler yazı için.

augustusozan dedi ki...

acilmaktan korkma bisde kafanin icinde doilasanlari anliyalim sevismeyi bilmedigini dusundugun insan dan bahsederken farkli bi romantizm halinde oldugunu dusudurdu daha ne olabilir sence sevismek erotizm yada herkesin dilindeki ask seks icin yapilan bi kur diil dir de ne dir?? sapmaktan korkmiyalim bu yazi kotu bi bunalim ve umutsuzluk halinde ciktigi icin daireler cizezrek konusmanin sakincasi oldugunu dusunmuyorum

Adsız dedi ki...

Nedense herkes bunda hem fikir gibi bana sürekli aşkın sizinde söylediğiniz gibi seks için yapılan bir kur olduğundan bahsedip duruyor. Hatta daha da ileri gidip aşkın kimyasal bir durumdan kaynaklandığını vücudun bir oynu olduğunu söyleyenler bile var. Hormon salgılıyorsun oluyor diyenler. Ve daha neler neler... Sanki dünya bana karşı bunu ispatlamaya çalışıyor gibi ya da genel düşünce böyledir bilemiyorum. Açıkcası bu tür düşüncelerin hepsini çürütebilecek bir yaşamım oldu ve açıkcası ben aşkı yukarıda bahsedilenler gibi görmüyorum. Bence aşk seks için yapılan bir kurdan daha öte bir şey. Sonuçta elbette sonunda öyle bir olay gerçekleşebilir fakat amacın bu olduğunu söylemek zor açıkcası en azından benim için. Ben daha üstün bir duygu olduğunu ve insanın hayatını sürdürebilmesini sağlamadaki en büyük etken olduğunu düşünüyorum. Sanki bunun için gelmişiz gibi dünyaya. Sevgilerin yücesi olarak görürüm hep ve insanı terbiye ettiğini düşünürüm. Örneğin aşk yalnızca bir insanıda sevmek değildir başka şeylerede aşk duyulabilir kanısındayım. Örneğin müziğe. Burada bahsettiğimiz şey ise bir insana duyulan aşk olduğunu biliyorum. Bence fazlaca yineliyor olabilirim ama seks için aşık olmuyoruz. Daha önceki yorumumda da bahsettim. Aşkınızı biraz sınayın bence göreceksiniz bunu. Aşık olduğunuz insanın üreme gücü olmasaydı aşkınız biter miydi? Ya da sizin en sevdiğiniz yerini kaybetseydi bir trafik kazasında. Ya da aşık olduğunuz kişilerde aradığınız şey kendinizi doyuracak bir vucüd mudur? Güzel mi olması gereklidir? Zaten bütün insanlar güzel değil midir? Herkesin bir güzel tarafı yok mudur? Bana kalırsa bu kadar basit bir duygu değildir aşk. Zaten oldum olası karşımdaki insanı bu tür şeylere göre seçmem. Aşık olduğum insanlarla da direkt sevişmeyi hiç düşünmem. Karşımdaki insanı tüketilecek bir şey olarak görmem. Beni bu konuda illa da tatmin etmesi gerektiğini düşünmüyorum açıkcası. Herkesin öncelikleri vardır buna saygı duyarım. Genel intiba aşk deyince akıllara seks geldiğidir fakat benim için ikisinin arasında bir sürü şey vardır. Bir de siz bahsetmediniz ama sıkça söylenen şu konuda var. Genelde tartıştığım insanlar şunu söylerler. Seks bir temel ihtiyaçtır, yemek yemek gibi, uyumak gibi. Evet bunda haklı olabilirler fakat temel ihtiyacın nasıl karşılandığı burada çok önemlidir. Yemek deyipte çok fazla şeyde yiyebilirsiniz bir öğünde. Ya da bir elmayla da geçiştirebilirsiniz ya da ekmek arası bir şeyler. Her ikisinde de karnınız doyabilir. Ama sürekli çok şey yerseniz sanırım artık sizi doyuracak bir şey kalmayacaktır. Uyumakta böyle bir şeydir. 12 saat de uyuyabilirsiniz, 6 saat de. Seks içinde aynen böyle düşünüyorum. Tamamiyle tercih meselesi. Bütün bu bahsettiklerim denenebilir şeylerdir. İnanmıyorsanız deneyipte görebilirsiniz diyebiliyorum bu yüzden bana karşı şüphe duyanlara. Bu tür düşüncenin en zor bıraktığı durumlardan birisi aşık olduğunuz insanın genel olarak böyle düşünmeyişi diğeri de genel olarak karşınızdaki insan sizin böyle düşünebileceğinizi tahmin edemiyor olsa gerek ki bu yüzden hakkınızda farklı şeylerde düşünebiliyor. Daha önceki yorumumda bunlara girerek konuyu saptırmak istememiştim ama siz buna müsade gösterince bende düşüncelerimi rahat bir şekilde aktarabildim. Kafamda dolanlar böyledir işte. Tamamiyle anlatabildiğimi sanıyorum fakat atlamış olduğum şeyler ve aklıma gelmeyen şeylerde olabilir. Ya da sizin beklediğiniz şeylerde olmayabilir. Bunun için aklınıza gelen şeyler olursa direkt çekinmeden sorabilirsiniz. Dilim döndüğünce cevaplamaya çalışacağımdan emin olunuz.

augustusozan dedi ki...

ogretilen ask yada duygusalligin bisde uyandirdigi bence solediginiz gorulen o ki kendinise bu konuda cokca guveniyosunus ki bole bi ortamda sizin deneyimlediklerinisin en degismes dogru oldugu inanciyla yazdinis bunu bi saldiri diilde sadece bi soru olarak degerlendirin lutfen zira ben de ayaklari cok yere basaerak sevebilen biri diilim

Adsız dedi ki...

Aslında böyle bir aşkın öğretildiğini söyleyemem çünkü yukarıda da bahsettiğim gibi herkes benim zıttıma hareket ediyor. Ayrıca burada bahsettiklerim ruhumdan gelen şeyler beynimden değil o yüzden öğrenmiş olma ihtimalimde zor gibi. Birde bedensel hiçbir şey yok içinde dikkat ederseniz. Elbette böyle düşünmekte haklısınız merak etmeyin saldırsanız bile saldırıyor olarak görmem. Görecek olsam zaten yazmam ayrıca saldırsanız bile ne kazanabilirsiniz ki? İsterseniz yenilirim benim için sorun yok bundan öncede dedim sanırım ben kazanmaya veya kaybetmeye gelmedim buraya yaşamaya, deneyimlemeye geldim yalnızca. Kendimi beğenmiş gibi oluyorum biliyorum fakat böyle bir amacım yoktur. İçimden gelenler ve bana doğru gelenler bunlar. Herkes için doğru değiller ve bu kesin doğru da değil. Bu bence olması gereken bana göre gördüklerime ve yaşadıklarıma göre. Aslında bir de şu geldi aklıma aşk duyguların hepsini barındırıyor sanki hepsi birlikte yaşanıyor o yüzden bana yüce geliyor içinde çok şey barındırdığı için. İnsanların gerçek yüzlerini de hep ortaya seriyor doğallaşıyorsun aklın olmuyor çünkü aklın olmayınca ruhun geriye kalıyor ve aşk ruhla yaşanıyor böylece. En azından benim için ve gördüklerim için. Acaba kaç kişi gerçekten aşık oldu? Bu önemli bir soru bence. Ya da gerçekten aşık olduğumuzu nasıl anlarız? İşte burada benim düşüncem işin içine giriyor ne zaman ki ruhunla seviyorsun, aklını kullanmaya gerek kalmıyor(böylece bedensel ihtiyaçlarına da) o zaman aşık oluyorsun işte. En azından ben böyle oluyorum.

augustusozan dedi ki...

akil ve ruhun nasi ve nerde ayrildigini anliyabilmenin cok rahat oldugunu ustelik hangi tepkinin ic gudusel hangi tepkinin akilerkil oldugunu da solemek zor sadece savunma lekanismasi harekete gecmis birinin karsindakini objektif butun algilardan uzak bi sekilde haksiz bulmasi onun dusuncesine gore yeterince objektif ve akil erkildir ki bunu sorgulamak kisisel onerimdur bu nedenle ask in ogretilmi s yada gayet duygu egemen bi durum olduguyla ilgiliyargili konusamiycam fakat yetrince ogretilmis geliyo su an kilise ve ask hikayesdi sigdirilmamis ka c hollywood filmi var k i

Adsız dedi ki...

Haklısınız ama şurada fikirlerimiz ayrılıyor. Bence öğretilmiş olan aşkın seks ile olan ilişkisi. Çünkü genel olarak düşünce eğilimi böyle bu yüzden bunun öğretilmiş olması muhtemel gibi geliyor bana. Bütün aşk filmlerinde öpüşme sahnesinin olması bence buna en güzel örnektir. Bütün bedensel ihtiyaçlar akılla ilgilidir bence. Diğerleri hakkında kesin konuşamam ama temel ihtiyaçlar hakkındaki düşüncem böyledir.

augustusozan dedi ki...

ask bana gore insanin egosunu sisirme haloi hayvandan farkimis olmasi gerektigine kendimisi inandirmaya calisiyorus nedense bi buyuk ve dogaya hakim oldugunu kabul ettirme durumu bbu bence ki butun filmlerde sadece var olmasi gerek diye yapilan ask hikayelerindende sikilmis biriyim

Adsız dedi ki...

Bende aşk filmlerini beğenmiyorum açıkcası çünkü hepsi aynı kalıpta gösteriliyor genelde. Hayvanlardan farklıyız zaten bunu ispat etmemize veya kanıtlamamıza gerek yok. Çünkü hiçbir hayvan sevdiği veya gözüne kestirdiği hayvanla çiftleşmediği için intihar etmiyor. Ya da dişi için dövüşen erkek hayvanlar yenilgiyi kabul etmeyip pislik yapmıyorlar. Fakat bunların hepsini insanoğlu yapıyor. Hayvanlardan farkımız iyi yönde olacak diye bir şey yok sonuçta. Doğaya hakim olabiliriz fakat onu iyi yönde götürebilecek güce sahip miyiz bence bu tartışılması gereken burada.

augustusozan dedi ki...

bence bu insan egoismiylle kendi icimisde buyuttugumus bisiy bunu bu sekilde algilamak cok objektif diil fazla sert ve gercekci olmak istemem zira su ara bende aci cekiyorum bu sebepten ama tamamen materyalist dayanaklari var bunun

Adsız dedi ki...

Mümkün olabilir fakat bilemiyorum. Sonuçta kendi yaşadıklarıma bakınca... Belkide bende bir terslik vardır. Ya da karşımdakiler hep farklılardı. Bu arada aklıma geldi de hayvanlar yalanda söylemiyorlar sanırım... Bende bu dertten muzdaripim ve kararsızlık var karşımda. Ne yapsam olmuyor bu yüzden bir şey yapmayı bırakacağım sanırım.

augustusozan dedi ki...

hayvanlar yalan solemiyo ama tuzak kurabiliyo bi etoburun avini ooldugu yere dogru getirmesi oorda diilmis gibi davranmasi kandirmak denerek cok hafif birakilabilir pffff sacmaliyorum yalanin dogadaki yerini bulmak icin kendi kendime sacmaliyorum her neyse bilahare gundemime alinicaktir bu soru

Adsız dedi ki...

Sevinirim bloga bir faydam olmuş oldu böylece belkide ilk defa... Merakla bekliyorum düşüncelerinizin içine karışacağı yazınızı...

augustusozan dedi ki...

gercekten tesekkur ederım ıı bı soru oldu gercekten de benı baska yerlere getırıceektır bu soru varlıgınıs her zaman cok faydalıydı bızım ıcın :)

Adsız dedi ki...

Rica ederim aynı şekilde düşünüyorum sizinle, hatta siz var olmasaydınız ben var olmayacaktım. Siz odun yığınını yakan kibritsiniz siz olmazsanız bırakın iyi yanmayı parlamayacaktık bile...

Ömür Yanıkoğlu dedi ki...

Merhaba! Sohbetinizi düşünmekle ilgili bir sonuç almak için Google'da yaptığım bir arama sonucunda buldum, okudum, çok sevdim.. Sohbetin konusu bile çıktı aklımdan bir süre sonra, araya vakit girmiş olsa da sanki yüzyüzeymişsiniz gibi birbirinize yanıt vemeniz çok hoşuma gitti doğrusu..

Ben cenkkayhan'ın düşüncelerini yıllardır kendi içimde yaşıyorum aslında!! Sevmek, karşılığında alacaklarını düşünerek yapıldığında sevmek olmaktan çıkıyor, bir anlaşmaya dönüşüyor.. Seviğim insanın bir kaza sonrasında bacağı kopsa!! Yine de sahilde turlayabilir, sizim burada yaptığınız gibi onunla sohbet edebilir, kısacası hala onunla hayatı paylaşabilir ve bundan zevk alabilirim.. Ancak sözünü ettiğimiz insanın olağanüstü erdemli olması gerekiyor tabii; dünyayı kendi içinde ve kendini de dünya içinde kabul etmiş olması gerekiyor..

İlginç! Daha dün bir film izledim teyzemle ve şöyle bir şey oldu filmde: Bir adam petrol kuyusu açmak için çalışma başlatmıştı ama bir patlama oldu ve o sırada kuyunun üzerinde çalışan 10-12 yaşlarındaki oğlu kaza geçirdi ve sağır oldu. Adam çok üzüldü, çok çabaladı ama oğlunu iyileştiremedi! Sonra bir trene bindiler, adam kalktı ve olğuna makinistle konuşacağını ima ederek yanından ayrıldı ve trenden çıkıp gitti ve o trrenle çocuğunu uzaklara gönderdi.

Daha sonra bir sebepten (işi gereği) çocuğunu tekrar yanına aldı ve ona işaret dilini öğretmesi için bir öğretmen tuttu ve küçük bir kızı da onunla birlikte bu dili öğrenmeye teşvik etti ileride sevgili olmalarını düşünerek. Herşey güzel gitti; çocuk harika bir insan oldu ve o tatlı kızla evlendi, öyle ki rahip evlilik sözlerini topluluğa söylerken kız da ona canlı çeviri yapıyordu :)

Burada uzun süreceği (ve çoktan sizi sıktığımı düşündüğüm) için anlatamadığım detaylar var, ama anlattıklarımda da sohbetinizde yer verebileceğiniz kadarı mevcut sanırım.

Gerçi buraya dönüp dönmeyeceğinizi henüz bilmiyorum ama eğer dönerseniz, yazdıklarınızı artık takip ettiğimi göreceksiniz...

augustusozan dedi ki...

hosgeldiniz uzerinden bu kadar zaman kgecmesinden kaynaklaniyo sanirim anlattiginiz filmi seretmistim vakti zamaninda hatirladim filmi fakat konuyla paralellik kurmakta zorlandim biras daha acarsaniz bu olu konuyu tekrar canlandiririz belki

Ömür Yanıkoğlu dedi ki...

Hoşbuldum doğrusu :)

Aslında bu yazdıklarım cenkayhan'ın yorumları içindi; yorum'a yorum bir bakıma.. Bunun yanında filmdeki bahsettiğim kompozisyona filmden bağımsız olarak baktığımızda söylediklerim anlamlı oluyor.. Şu sevgi meselesi:

Birini sağlıklıyken sevip aşık olduğumuz zaman onu elinde olmayan sebeplerle hasta olduğunda ya da bahsedilen uç kayıplara mağruz kaldığında yalnız bırakamayız. En azından böyle olmalı; hiç yaşamadım, bilemem..

Bunun yanında

"... ınsanların sırf aynılasmamak ugruna aynılastıgı toplumda reddettıklerımızı neye gore nıcın reddettıgımızı tekrar hatırlıyalım .."

diyorsunuz yazınızın bir kısmında. Bu da bana kriterlerimizi belirleyen unsurları oluşturanın kendimiz mi yoksa toplum mu olduğunu sorgulattı şimdi. Bahsettiğim filmdeki adam (baba) -kendisini hiç sevmesemde- biliyorum ki çocuğunu sevmişti; yoksa onu iyileştirmek için çabalamazdı.. Ama bir an ondan vazgeçiverdi işte! Sebebi ona olan sevgisinin bitmesi değildi herhalde, onu reddetmesinin sebebi kendi düşünceleri miydi? Öyle olsa bile ona o düşünceleri yükleyen kimdi ya da neydi? Toplum mu? Belki..

Neyse, yazınızı bir bütün olarak aklımda kurgulayamadığım, gerek yorumlardaki, gerek yazının içindeki bazı detaylara takıldığım için affınızı istiyorum..

Bu arada, söz ettiğiniz müzikali izleyemedim malesef ama bilgisayarda izleyebilirim önümüzdeki günlerde; henüz böyle bir kültürüm ve maddi imkanım yok malesef.. Ama kendi hayatımı kazanmaya başladığımda içine katmak istediğim önemli bir unsurdur biletli seyirci olmak..

Şimdilik hoşça kalın..

augustusozan dedi ki...

ilginctir ki uslubunuzu bu blog mu yoksa genel olarka bole mi oldugunu anliyamadim ama cok ca yakin hissettim diger yazilardaki rahatsiz edici tavrin altina bi yorumda gecerseniz genel olarak blog tutumu yada beyinlerimizin gundemleri uzerinden tartisabilirsi sanirim diger yazilar icinde olan yorumlarinizi merak la bkliyorum simdiden emri vaki yaparak tesekkur ederim diyorum :):)