27 Kasım 2008 Perşembe
zamanında tüm -izm'lerden kurtulmayı ogrendik, -izmler mantıklı insanlar için.
efendim, bu cumlenın konuyla ne baglantısı var demeyin, southparktan duymusken yazayım istedim..- izmler ruhumuzda :)
onu bırakın da, son zamanlarda tekrar fotoğraflara bakmaya başladım, malum deviantart :)
muhteşem vücutlar, kılsız adamlar, kadınlar.. kalkık gögüsler, selülitsiz, çatlaksız muhteşem yaratıklar, irice penisler, kaslı vücutlar bık bıkbık...
öyle miyiz arkadaşım? neyrden buluyosunuz bu modelleri? insan neden kendını ucube hıssediyor?
yapılamaz mı? bak ne guzel yapmış adam, "normal" bi kadını almış, güzel bi fotoğraf cekmiş, manidar, başarılı bir iş.
bunun gibi cok var.
aslın sorun şu, biz buna bakarken kendımızı kotu mu hıssedıyoruz?
yani eğer birşeyler yapılıyorsa bunun bır sebebı vardır degıl mı? klasık 0 beden tartışmasına girmeyeceğim luzumsuz bir şekilde, bahsettiğim sey arz-talep meselesının de biraz ötesinde.
o zaman;
o kadar şişman, o kadar tüketici, o kadar vahşi bir topluluk oldu ki insan , o kadar çirkiniz ki karşımızda çirkin görmek istemiyoruz?
o kadar alıştık güzel şeyler görmeye, kendimiz "yaratma"ya, tanrı gibi hissetmeye, ne kadar "inançlı" olsak da, yaratmadan duramıyoruz?
olabilir mi?
görüntüye ben de önem veriyorum o başka:) ben de çirkinim, o da başka, ben de yaratıcıyım.
butun bunlar bir kenara, zayıf kadınların saglıksız atfedıldıgı bır zamanda, sarkık goguslerın şahane kabul edildiği bir toplulukta, şişmanlamak ,goguslerını sarkıtmaya calısmak neyse, zayıflamak, şimdi o şahane kıyafetlerı gıyıp şahane fotograflar cektırıp "gossipgirl" olmak da aynı sey degıl mı? küreselleşmeye girmeyeceğim :)
nerden geldım ben buraya? demek ıstedıgım bu degıldı.
şimdi tekrar başladıgımız şişman kadın ıyıdır modelıne dönüyoruz bak, demedi demeyin, 50 yıl sonra balıketlı hatun arayacak gözünüz :))
not: yazının niteliğiyle ilgili bağışlanma bekliyorum.. kimseden de özür dilemiyorum ulan! -çelişki? O_o
5 yorum:
Öncelikle tekrar yazı yazmaya başlamanız beni umutlandırdı ve sevindirdi. Bu arada bundan önceki şeyi (şeyi diyorum çünkü bir şeye benzetemedim) saymazsak. Düşüncelerine hayran olduğum insanların blogunun tekrar canlanması benim için olabilecek en güzel şeylerden biri...
Yazıya gelirsem fotoğrafa bakınca kendimi kötü hissetmedim öncelikle. Güzellik anlayışı insandan insana değiştiği gibi birde adına toplum beğenisi denilen popüler kültür bazlı salak bir güzellik anlayışı var. Popüler kültür içinde yer alan dizileri izleyip bu kültür içinde yaşıyıp böyle bir yazı yazmanızda zaten ayrı bir durum. Tabi ki kim yaşamıyor ki herkes bunun içinde gibi bir şeyde düşünebilirsiniz, fakat pek doğru olabileceğini söylemem zor. İnsan sürekli değişiklik isteyen bir varlık. Bu yüzden de sürekli bir anlayış farkı var. Birde kafamızın içindeki mükemmeliyetçilik hali. Ortaçağ resimlerine bakarsanız insanlar farklıdır. Şimdi gereksiz sanat tarihi gibi bir şeye girmeyeceğim ama sizler daha iyi biliyor olmalısınız ki tarihte güzellik anlayışı ve anlatımı sürekli değişmiştir. İşte sizin kurtulduğunuz -izmler bunlar...Ayrıca fazla güzel görmek ve fazla mükemmel şeylere bakmak insanda büyük bir hayal kırıklığı yaratabilir. Çünkü kıyafetlerimizin altında yer alan bedenlerimiz hiç de öyle değil... En azından kıyafetin dışından gördündüğü gibi değil...Aslında konu buradan cinselliğe kadar gider ama ben gitmeyeceğim...Güzellikler kişinin bilgi-kültür düzeyiyle çok alakalıdır. Bu yüzdende herkes kendi bilgisi ve kültürüne göre tercih eder. Popüler kültüre bağlı kalanlar onunla yaşayanlar ise onun yarattığı güzelliğe hapsolacaklardır. Herkes güzeldir elbette görebilirseniz. Örneğin bu fotoğraftaki kızın bile bir sürü güzelliği var... Çirkin şeyler görmek istemediğimizden değil bana göre çirkin şeylerin olmamasından dolayı böyle bir eğilim var. Birde size göre güzel olmayanları topluma göstererek onu güzelleştirme eğilimi; doğal seçilim-ırkçılık-toplumun bireyler üzerine etkisi-kişisel tatmin başlıkları yeter sanırım bunu açıklamaya, içlerinden size hoş olanını seçiniz. Birde eğer bir insan inaçlıysa Tanrının kötü bir şey yaratmayacağını bilir. Tabi bu inancına da bağlı çünkü kabileler sakat çocukları veya albinoları yakar...Tanrı çirkin yaratmaz mantğının temeli, Tanrı kötü insan yaratmaz mantığından gelir. Halbuki etrafımıza bakarsak bunun ne kadar da aldatıcı olduğunu görürüz. Tabi bu da bakış açısına bağlı. Bakış açısıda tecrübe-bilgi-kültüre...Yani hemen hemen güzellik anlayışını yaratan şeylere, aslında kısaca insanın her konudaki seçimine etki eden şeylere...
Not: Üslubunuzda bir fark görüyorum. Sanırım biraz sertleşmişsiniz. Ya gerginsiniz, tedirginde olabilir ya da gittikçe katılaşıyorsunuz. Üzerime vazife değil fakat önceki yazılarınızı okuduğumdan ve beğendiğimden söylüyorum böyle devam ederseniz bayağılaşacaksınız...(İçinde bulunduğum ruh halide bana bunları hissettirmiş olabilir belki de sorun bendedir...Yalnızca paylaşmak istedim...)
notla ilgili: haklısınız cenk ey, uzun zaman bloga ara vermenın getırdıgı bır gergınlık var. tabii bir de etrafımda bir gergınlık varken bloga yazmamam gerek bunu farkettım. bir de okul ıcın yapılan ödevlerdeki sertilk ve netlik bloga aynen yansımış. biraz daha profesyonelce davranmalıyım sanki:) teşekkür ederim yorumunuz için. yorumun sertlıgınde de sopamı saklamam için bir tehdit sezdim :) hoşuma da gitti aslında :))
guzellıgın gorecelıgı konusunda evet, aynı fıkırdeyim, o yuzden dıyorum, bakın ben dıyorum kımse demedı demesın dıyorum; bundan 50 yıl sonra balıketı sevecegız hem de cok! yorumlarınızı ve kafama geçen taşları sevıyorum cenk bey :)
Rica ederim. Umarım kısa sürede düzelirsiniz. Okulda ve hayatta hiçbir zaman sorun bitmez. O yüzden bence (elbette bu çok kolay bir şey değil bende yapamıyorum ama) biraz daha az kendinizi kasmalısınız. Halbuki İzmirlilerin geneli rahat insanlardır nasıl olmuşda siz böylesiniz hayret edici bir durum; belki köken farkıdır içlerde bir yerlerde başka bir şeyler vardır. Sopanızı savurabilirsiniz ya da başkalarına vurabilirsiniz. Yalnızca kendi canınızı acıtmanızdan korkuyorum, başkalarına veya bana yapacaklarınızdan değil. Bu arada umarım dediğiniz gibi olur ve balıketlileri severiz. Ben 50 yıl sonra insan sevebileceğimizi pek düşünmüyorumda... Zarpandit hanım bende sizin yazılarınızı ve o yazılarınızın içindeki paragrafların, cümlelerin, kelimlerin ve harflerin arasına sızan-sinen ruhunuzu ve düşüncelerinizi sevdiğimi belirtmek isterim...
nefes alsın yeter. bitkisel hayatta olsa bile kabul ama nefes alan tercihimizdir :p (biliyorum iğrendiniz benden)
Güzel blog...
Tebrik ederim...
The Way ©
Yorum Gönder