28 Ocak 2008 Pazartesi
blogun bu kadar bos kalmasının ardından beynimin uzun zamandır gundemınde olan bu baslıgı cekınerek attım, gecenlerde seyrettiğim "shortbus" isimli filminde etkisi olucak ki, uzun zamandır ınsanların kafasında mevcut ahlak kuralları yada bu ahlakı yaratanları sorguya yatırmaya karar verdım.
önce filmden başlamalıyım sanırım, kafamdakını sekıllendırmede yardımcı olan fılmın konusu dunya kadınlarının %70 ınde gorulen preorgazm durumu yanı orgazm olamama durumunu yasıyan bı sex terapisti ni konu alıyomus gıbı gorulsede fılm belgesel kıvamında ınsanların arzularındakı ceşıtlılığı ve arayısları gostermek temellı yapılmıs, bana kalırsa cok hos diyebılıceğım fakat film i kategorize ettiğimizde porno başlıgı altında yer alan bi calısma, evet yazarken bıle okuyanı tereddute dusurucek bı soz, baslık porno garip, bu yazıyı belkıde sadece kendı ahlakımın genışlıgını gostermek ıcın yazıyorum belkıde sadece cevremdekılerı ozgurlestırmek ıcın, kendı sorgulamamı yapamıycam ama kafamızdakı kelimelere karsı olan tepkilerimizi dusunursek yada bunlardan bahsedebılırsek sanırım demek ıstedıgım yere yakın olurus korktugumuz, kınadıgımız, sıfatlara yaklasırken varlıgını kabullenip fikir uretımıne gecmek belkı dogru olandır? sanırım hala fılmın etkısınden cıkamamıs olucam kı sadıst, mazosıst egılımlerın, kı bunlar kafamdakı sıfatların yada burda yazmak ıstedıklerımın cok kucuk bı bolumu, bunların bile sorgulanmaya acık olması taraftarıyım farklı bı acıyla orneğin acı vermek ten hoslanan bırının sadece toplumda ona verilen konjonktur ıcınde bu olusumu gosterdıını kabullenerek , toplumda ezıldığını, kı bu dogada cok sık gorulen bısıy cıftlesme hakkına sahıp olamıyan bı geyığın dışıyle yatma şansını dıger rakıbıyle yaptıı kavgada kaybeden bı geyıgın bole dusunebılmesı olası mı ; aslında yaptıgım tamamen bir imgelem kafamı acmaya calısıyorum paylasmaya, şimdi film de gordugumuz orgazm olamıyan kadının da bu denli kendını ıspatlamaya hakkı vardır bence ataerkil bı dunyada yasadıgımıs gercegıyle kadının erkekler kadar kendı arzularını begenısını ve tatmınını bu kadar gosteremedıgı, zaten soyal acıdan carpıklıkların olduugu bu dunyada neden bız durumu daha komleks hale getırıyorus
hazır bu kadar yazmısken yazının altına tepkı goruceımı bılerek sunu da ekliyim madem onclıkl sırf kendımı koruma amaclı sunları soylıyceğime binayen yazmalıyım ben cokta humanist olmasamda kısılerın yasama haklarının (herkez gibi) sahıp olmaı gerektıgını savunuyorum, bole olmasını diliyorum gecenlerde bı barda yakın sayılabılıcek bı arkadasımla kavga ettım daha dogrusu o benımle kavga ettı (ukala olarak) konu , pedofil oldugunu dusundugum bırının dunyada nası bı yer de oldugunu arkadasımla sorgulama ıstegımden cıktı cok ahlaksızca arkadasımın bılgısayarında buldugum cocuk pornolarını desıfre ettım amacım sadece onun nası bı goruye sahıp oldugunu arkadasımla(manu) bulmak bu arayısta da sosyolojık bısıler cıkartmaktı fakat manu benımle aynı fıkırde olmıycak kı bılgısayarında cocuk pornosu barındıran arkadasımı polıse sıkayet etmek ıstedı ve soy adını sordu ısrarla bana boe bı reaksyon beklemıyodum acıkcası evet ben cocuk tacızıne karsıyım cocuk yasta henuz kafasında cok sey sekıllenmıyen bırının bole seyler yasaması cok vurucu dur sanıyorum zordur aynı zamanda cocuk ıcınde tahmın edebılıyorum az cok! fakat sureklı kısısel gelısım kıtaplarında yer alan enım hıc hosuma gıtmıyen bı calısmayı herkes cok benımsemıs gıbı gorunsede es gecıyorus empati! bır erkek escınselı dusunelım erkek onun arzusudur bunu kabullenebılıyorus en asından bu blogu okuyanların kabullendıgını var sayarak pedofıl olan bırının cocugu arzulastırmasınıneden dusunmuyorus ben cocuk pornosu dıstrıbutoru falan dıılım yapılan eylemın hosuma gıttıgıde soylenemes fakat bole bı durumda olan kısıyı nasıl yargılıyabılırıs escınsellıgın tedavısı nın olmadıını bılıyorus bununda ole eger cocuklara zarar vermesını onlemek ıcın bu kıtleyı yok etmegı ongorursek bu nekadar ahlaklı olur kısıden kendını tutmasını beklemek te bana cok dogru gelmıyo seks hayatımısın her alanında onemını koruycak ne kadar tabulastırsak ta bu o sosyal kıtle ıcınde gecerlı bu arzusunu engellemesını beklemek faşizan bı tutum dıılmıdır kafamdakı bu celıskıyı acılıga kavusturmak gıbı bı utopya pesınde dıılım sadece farklı bı bakıs acısı gostermek ıstedım hepsı bu......
23 Ocak 2008 Çarşamba
Aptal insanların koydugu aptal sınırları aşmak?
youtube son bir kac gundur kapalı..
wordpress.com ise bilmedğim ama epey önce oldugunu tahmın ettiğim bir zamandan beri kapalı!
savcıymış, mahkemeymiş..
peki ne olmuş? İlahımız Atatürkümüze birileri kalkmış bişiler soylemış, iyi hoş, yakalayın dövün, asın kesin.. Ama adam -sözgelimi- bizim "ilahımız" ise zaten, kim ne demiş bilmek bizim hakkımız değil midir? Bu sansur cabası "aman bizim cocuklar görüp de cosmasın savcı, kapa kapa çabuk lan!" dan başka bir şey olabilir mi?
hayır bir de şimdi yasayı onu bunu herşeyi hallettik, oramızın buramız örtüsü kaldı! o da ayrı.
herneyse.. bu hırs bu sinir daha fazla coşmadan, olaydan hiç bişi anlamadan sansurden nasıını alan "biz" oldugumuza gore, hadi birazcık dns ayarlarımızla oynayalım =)
open dns kullanalım... Tek yapmanız gereken; ağ bağlantınızın özelliklerindeki, Internet Protocol (TCP/IP) bölümünden DNS sunucularınızı 208.67.222.222 ve 208.67.220.220 olarak değiştirmek. Yeni DNS’lerin aktif olaması içinse, internet bağlantınızı yeniden başlatın.
su sıtede de resimli gösterimleri filan var:
http://runnal.blogspot.com/2008/01/youtube-kapand-imdi-acalm.html
bu arada Youtube engellemesi IP bazlı hale getirildi. OpenDNS’yi kullanarak Youtube’a giremezsiniz. deniyor ama henuz tam "baz"lanamamış kanımca.
20 Ocak 2008 Pazar
Etiketler: film, ingiltere, shane meadaows, this is england
18 Ocak 2008 Cuma
yeni öğrendim, belki herkes biliyordur ama;
vista da bu zaman kadar açamadıgım, dogru çalıştıramadığım için sildiğim bir çok program, oyun vs. oldu. bu sebepten birazcık bakındım ve şöyle bir şey buldum;
oyununuzun ya da programın doğru çalışması için .exe dosyasına sağ tıklayıp, özellikler, uyumluluk, uyumluluk modu içinse windows xp(service pack 2)'e tik atıp, aşağıdan da bu programı yonetici olarak çalıştırı secerseniz, büyük büyük ihtimalle sorunu halletmiş oluyorsunuz.
ben cok mutlu oldum bunu ogrendıgımde bir suru sorunumu çözdüm bu sayede.
Etiketler: bsplayer, service pack 2, sorun, vista
9 Ocak 2008 Çarşamba
gecenelerde ogrendıım serra yılmazın dokuz adındakı ıstanbul fılm festıvalınde odullerı toplıyan fılmının, yasaklarla karsılastığını ve hukumetın cok ta sevemedıını, cunku bazı yaralarını kaşıdığını ögrendim ,sanat kavramının ve ozgurluun sınırları olduğu bir ülke yaratıyo olmamıs benı korkutuyo acıkcası brükselden avrupanın baskentınden bunları takıp etmeye calısıyorum burda durumun farklı olduunu solıyemesemde gorunuste , bazıları hakların ozgurluklerının farkında olduu ıcın durum bıraz daha farklı, huysuz vırjın adında sahneye cıkan seyfı dursunoglunun, rtuk u rahatsız etmesı de durumu gozler onune serıyo, 70 kusur yasındakı adamın ne gıbı bı rahatsızlık yaratıını hala sorgulamaktayız henuz kımse kendı ahlaki sınırlarının dısına cıkamaz, ılerlemeyı redderken, bı yandan da olmadıımıs biri gıbı gorunme kaygıları bana cok celişik ve yapmacık gelıyo, ınsanlar dusuncelerınde ne olduklarını şekillendiremezken, oykunerek bırılerıne yamanmak bana daha ahlaksızca gelıyo umarım sanatın yada özgürlüğün sınırlarını göremediğimiz yerlere taşındığını da görür ve yazarız bı gun buralarda
cıplak heykellerın, escınsellerın, srogulama kaygısı tasıyan sanat ıslerının, yenılıkcı beyınlerın, ınsanları rahatsız etmediği bir yer diliyorum tek bir yer de bu şarttlarda yeticektir bizim gibiler içn dünyadan geçelı çok oldu :)
Etiketler: bilim, dokuz, huysuz virjin, sanat, sansür, serra yılmaz
2 Ocak 2008 Çarşamba
Çizgi romandan uyarlama bir film daha. ama bu diğerlerinden cok farklı. İran devrimini konu alan filmi kçük marjane'den dinliyoruz. Ayıptır söylemesi film bende var ama Fransızca ve altyazısız oldugu- ya da anlamsızca fransızcadan baska bır dılde altyazısı olmadıgı için ben henüz marjene'in sesini bile duyabilmiş değilim. Ama heyecanla bildiğim bir dile çevirisini beklemekteyim. Bu arada http://www.yenisafak.com.tr/sinema/?t=02.11.2007&c=17&i=77382 'da filmle ilgili korkunç yorumlar okuyabilirsiniz, isterseniz...
Ek olarak:
Devrim öyle olmadı diyenler oldu, devrim şöyle oldu da şurası olmamıstı dıyenler oldu, iran öyle degıldı o donem dıyenler bıle oldu.
Devrimin tarihini bilmiyorum, filmde anlatıldıgı gıbı mı oldu onu da bılemıyorum, dogal olarak da persepolis'i tum bu "devrim" işinden bağımsız bir yapım olarak gördüm ve devirimin, iranın o dönem "oyle olmaması" durumunun bile gölgeleyemeyeceğini düşündüğüm şahane bir "çizgifi-roman" izlemiş oldum.İran'ın ortasında sıkışmış sol görüşlü bir aile, ve tum bu kargasadan neredeyse fırlatıp atmak istedikleri küçük kızları marjene'in çokça iyi kurgulanmış hikayesi "persepolis". herşey oyle bır dogallık ıcınde sunuluyor ki, neredeyse her replikte gülümsüyorsunuz hatta direk gülüyorsunuz. kısacası,Herşeye bok atan, anarşizmle, şeriatla, dinle imanla, savaşla, hatta komunızmle gayet guzel dalgasını gecmıs, hayatımın sonuna kadar unutmak istemedigim bir film oldu benim için.
Etiketler: film, persepolis, sinema