8 Şubat 2008 Cuma
bu kadar ahlak sorgulaması kısınn ahlakı vs. den sora blogu ne yapsak ta guncel tutsak derken bu aksam uzun zamandır konusmadığım bir arkadasımla konusuyodum, sırf ukalalık olsun yada kendı ideolojisini gosterme kaygısından mıdır, benım kurduğum cumlenın ıcınde latınce kokenı olduunu dusunduğum rasyonal sozcuğunu akılcı demek ıstedın heralde dıyerek duzelttı onun ıcın kısaltmalar yabancı sozcukler dayanılmaz bı ıskenceydı benım kadar ego sahıbı bırının bunu duymasıyla sorgulama yada egosal masturbasyon basladı
evet simdi kulladığımız akımlar avrupai gorunme cabası belkı de bunu bıze yaptıran. ben bile exsistansialist demegi uygun bulabılırım varoluscu demektense hatta bunu, bunu bulan filozofa saygımdan dıye de kamufle edıyorum dıyebılırım. belki ben coktan dılımı, kulturumu teslım vermısımdır bırılerıne. yada fax ı bulanın ısmını de koyma sansı yok mudur? evet dilimi sevıyorum sondan eklemelı kendıne gore bı armonısı bıle var, bunu nationalist (milliyetci) olmıyan bı kaygıyla solıyebılırım kı ben dılımı ve konusurken cıkardıım armonısını sevıyorum. belkı de bunu dogduğum yerden uzakta yazdığım ıcın soyleyebılıyorum ama eger bu konuda tıtız davranacaksam dusunmelı, eskıden berı kullandığımız hangı kelıme tam anlamıyla turkce? zaten karma olduğunu bıldığımız bu dılın hangı karma olmayan kısmını tutmak ıstıyoruz? bana burda bonjour sozcuğunun karsılığını sorduklarında uzun suren bı dusunmeden sora "merhaba" dıyorum bu sozcuun turkce olmadığına emınım bı fılolog (dilbilimci)olmasam da. sımdı asimilasyon (özümleme ..TDK) nerde?
sureklı bı noktaya sabıt kalmadan konuyu ortada bıraktığımın farkında olarak konusmak ıcın kullandığımıs dıl ın aslında ıletısımden zıyade estetık kaygıyla ne kadar ılıskısı vardır? realist(gerçekçi) kaygılardan uzak sanatsal anlamda bısıler yapmaya calısan bırı olarak gunluk kullandığımız dıl ne kadar ne derece ne olmalı?
Etiketler: dil türkçe asimilasyon
11 yorum:
Sanat hakkında çok fazla bir bilgi birikimim olmamasına rağmen bence sanatçı her kelimeyi sorgulamalıdır diye düşünüyorum o yüzden bence sorunun cevabı sanatçının seçtiği yolda ona en çok hizmet edecek olan kelimeleri seçmesi ve kullanması olmalıdır.Değişen dünyada kelimelerin değişmemesi ve küreselleşme mantıksızlığının getirdiği yabancı kültür(baskın kültür) anlayışını taşıyan kelimelerin dili hakim alması engellenemez.Fakat bunu en az etkiyle atlatmak zorundayız çünkü kelimelerimizi ve onların anlamını kaybedersek anlayamadığımız bir dünyada yaşayacağız.İletişimimiz en az düzeye inerek, kimse ne dediğini bile bilemeyecek duruma gelecek.Bana göre konuşma esnasında kullanılan yabancı sözcükler kulağı tırmalamakta çünkü ben yurtdışında yaşamadığım için bu kelimlerle çok fazla haşır neşir değilim tabiki yabancı kaynaklarda okuyorum veya şarkılarda da bu kelimeleri duyuyorum ama yinede ahengi sanki bozuyor.Dilde büyük bir estetik kaygı var aslında bir yandanda.Bunu aynı yazıyı iki farklı dilde okuyunca daha iyi anlıyor insan.Birde her kelimenin her yerde aynı anlamı olmayacaktır çünkü kültür farkı vardır eğer bütün dillerde kelimeler aynı olsaydı yalnızca söylenişi farklı olsaydı bu kadar birbirimize yabancıda olmazdık bence.Birde kelimlerin insanlara çağrıştırdıkları da var, kimisine göre aynı kelime bambaşka duyguları yarattığı için ruhunda o, o kelimeye daha çok yönelir.Kısaca kelimeleri dil anlayışımızdan çok ruh halimize göre seçiyoruz bence ve sanatçı hangi ruh halinde ise kelimeleride öyle seçmeli.Sanat evrensel olduğu için onu anlayanlar elbette olacaktır yalnızca onu tam anlayanlar seçtiği kelimeleri tam anlayanlar olacaktır...Yazı için teşekkürler...
sanat uzerıne konusmak gerekıyorsa bu yazının arkasından, ozanın bana occukken sordugu su souyu sormak isterim (dikkat klişedir!); sanat sanat ıcın mıdır, toplum için mi?
bilim ıcın de aynı sey gecerlı aslında, tabi onun terimsel diliyle sanatınkini bağdaştırmak ne kadar yerınde olacaktır bilemiyorum ama, halkın anlamadıgı bır dılde konusarak onlara ne kadar ne verebılırız? aydını geliştirmek ne kadar anlamlıdır bi taraftan individualist yaklaşıp diğer taraftan halka bişiler vermeye calısmak? bu konudan buyuk ıhtımalle yukarıda baslıgını verdıgım yazıda da bahsedeceğim. ruh halim ve duruma bakısım çelişik. belli oluyor da galiba :)
sevınerek yazımın altındakı yorumları okuyorum aslında bellı bı yargıya varmdadan ortaya soru ısaretlerı doktum dayanılmas bı alıskanlıkla benm de kullandıım bu sozcukler benı ıletısım yoksunu yapabılır zıra yıllardır turkıyede kı aydınların sadece aydınlar ıcın kıtap yazma halı ve bu devinimle kapalılasma halı yeterınce rahatsız edıcıyken benım de bunu yapmam cok celısık ıste bu temmellı de olucaktır kı sorularımı paylastım ben henuz sanemı tanımazken duyduum kelımeleri ozellıkle kendıne gore armonısı olanları kullanma ıhtıyacı hıssederdım psikanaliz psikopat bunlar bazılarıydı yerı gelse de ortam uygun olsada su sozcuu kullansam dıye beklerdım sureklı bence ben bu armonıı sadece kendım ıcın yapıyorum kendımıcın konusup kendım ıcın yazıyorum belkıde aynı sekılde bana gore sozcuklerın ısımlerı basen dogru yerı bulmuyodu cok garıp gelıceını bılıyorum ama solemeden gecemıycem ben burgu makarnanın adının herzaman persembe gunuyle degıstırılmesı gerektıını dusunurdum bana gore persembe olmalıydı burgu makarnanın ısmı nese kucuk anlamsız hatta sacma bı dusunce olsada sadece kafamdakı estetık konusma yada hıssettıımı aktarma durumunu anlatmak ıstedım cok tesekkur ederım yorumlarınıs ıcın
Yine rica ederimle başlıyorum:)Zarpantidin yorumu ve sorusu için şunu söyleyebilirim ki;başta sorusunu cevaplamak gerekirse sanat, sanat içindir bence, bilimde bilim için yapılır, halk isterse bundan yararlanır ya da yararlanmaz eğer sanat veya bilim halk için yapılırsa bu her ikisinide kısıtlar,daraltır...Halk terimlerde kayboluyor demişsin işte bu yabancı kelime sevdasından kaynaklanıyor başka bir şeyden değil çünkü bütün kelimlerin türkçe karşılığı bulunabilirde, türetilebilirde.Ayrıca ben her ikisi içinde kendi dillerinin olmasından memnunum tabi bu memnuniyetim sanat ve bilim alanında farklı iki milletten gelen iki meslektaşın karşılıklı anlaşmasından, ortak bir platformda hemen buluşmasından kaynaklanıyor.Yoksa bambaşka kelimelerle anlatılmasından değil.Halkın anlayacağı kelimeler kullanıltıktan sonra dediğim gibi her ikiside kendisi için çalışmalıdır.Halk bir yerden onu yakalamalı ya da ona yakalattırılmalıdır eğitimle.Halk istiyor diye hiçbir şey yapılmaz çoğunluğun istediği her şey doğru olmaz ve aptalca bir şeyi 50 milyon insanda yapsa o şey hala aptalcadır.Çoğu insanın göremediği bir şeyi bir kişi görebiliyorsa bu kişi kimse anlamaz bunu dememeli aksine anlaşılabilmek için bunu yapmalıdır.Tarihtede zaten çoğu insan daha sonradan anlaşıldığını düşünürsek iyi ki de yapmışlar bence.
augustozanın yazdıkları içinse şunları söylemek istiyorum.Anlattığın burgu makarnanın perşembe olma durumu bence saçmalık değil.İnsanların içindeki o arayış galiba.Çoğu kişiye oluyordur diye düşünüyorum ki umarım oluyordur yoksa bende bir sorunda olabilir.Bazen bir şeyler yanlış gelir bana fakat açıklayamam oradaki yanlışı terstir o, düzensiz duruyordur orada sanırım senin durumunda bunun gibi bir şey işte.Hayatım boyunca eve neden ev dendiğini çözememiş biri olduğumu bende burada açıklamak istiyorum.Ama burgu makarna hikayesi kafamda dillerin nasıl oluştuğu fikrini başka bir açıdan anlamamı sağladı.Sanırım burgu diyenler başka bir dili ve ona perşembe diyenlerde başka bir dili oluşturdular ve böylece sürüp gitti.Bunu destekleyen şey; amerikalıların ingilizcesiyle ingilizlerin ingilizcesi arasındaki ufak farklarında bu tür şeylerden geldiğini düşünüyorum açıkcası.Belkide saçmalıyorum...
cok guzel bır acıklama olmus ellerıne saglık :)
ozgurce sacmalamak bırasda kendımısı dogrulamak ıcın varoldu bu blog gercekten ıı bı yorum, bu celıstıımıs noktada ise mıllıytecı olma ucurumuna dusmeden su hatırlatmayı yapmalıyım evet turetılerek bulunan bı cok terımın gunluk haytta kullanılması dılın omrunu uzatsada bızı ıcıne kapanık kılıyo, zıra matematık drsınde gorduumus yarıcap dıye gosterılen "r" harfının rayon olduunu bılmeden yasamak ne kadar ınternatıonal yapar bısı? ama ben de orjınal e özgün demegı tercıh eden olabılırım aynı zamanda
Yorumlarınız için bende size teşekkür ederim.Augustozanın yazdığı şey aslında benimde sürekli takıldığım kısaltmaların yabancı olup karşılıklarının türkçe olması,aslında bilimde harfler bu kadar kalıcı değildir yani siz yarıçapa tutupta y de diyebilirsiniz hatta bunu bir bilimsel makalede yazıp tüm dünyada da yayınlayabilirsiniz.Çünkü bilimde terimleri yani kullandığınız harfleri açıklamak zorundasınızdır isterseniz tüm dünyada kullanılan yarıçap sembolünü r diye gösterin yinede en son r nin yarıçapı belirttiğini söylemek zorundasınız.Fakat bizim yurdumuzda bilimin daha ne olduğunu,aslında zorlamadan çok serbestlik tanıdığını ve ezberlerenek değil görülerek ve deneyerek öğrenildiğini anlamayan biliminsanlarımız mevcut olduğu için ve bu insanların basmakalıp şeyleri sevdikleri ve çeviri yaparak makale yayınladıkları için,bu yayınları yayınlarken kendileri çevirmen olmadıkları için acayip hatalar yaptıklarından dolayı bu tip şeyler normal karşılanıyor.(tembelliklerinden bahsetmiyorum bile)Şimdi size bilimde virgül kullanılmaz desem(örneğin tam sayı olmayan sayılarda) kesinlikle bana şunu diyecekseniz peki okulda öğrendiğimiz virgüllü sayılar nereden çıktı onlar nasıl var oluyor?Açıkcası bende çok merak ediyorum bu soruyu ve her nasılsa kimsede bilemiyor.Bilim yanlış öğretiliyor,üniversitedeki hocalarımızda yanlışı devam ettiriyor çoğu insanın makalesi geri dönüyor kimse neden diye sormuyor çünkü bizde bilim terbiyesi yok."Scientific notation" diye bir şey var örneğin bunu bile doğru dürüst bilen yok.Bu ülkede professör olmak mesleğe hizmetle değil zaman doldurmakla olduğu için boş otursanızda prof olabilirsiniz bu yüzden bir şey öğrenmenize gerek yok...Uluslararası olan şey aslında ne anlatılmak istendiği kimin yazdığı veya ne için yazdığı değil,bilim bunları önemsemiyor çünkü.Bilim alanı böyle bildiğim kadarıyla.Peki sanat alanında durum nasıl,işler bu kadar karışık mı?Uluslararası olarak düşünürsek peki o zaman tablo çok değişiyor mu?
aslına bakarsan genel anlamda tıyatro sınema gıbı alanlarda pazarlama teknıklerı calısıyo genelde dıger plastık sanatlardaysa kendını gostermek ıcın ınsan edınmelısın bı tanrı gıbı etrafında ınanalarını topladıında cıakrsın yanı kımsenın senıın yaptıın ıse baktıı pek yok olursen veya sansasyonel bısıy yaprsan belkı bı derece sanat artık kendın ıcın yapılan bısıy den ote ınsanların ne dusunuceını ongorerek yaptıın bı hal almaya basladı dunyada da hala bı kac nefer mevcut olsada cok fazla dııler acıkcası sevdıımıs ınsanlar bıle gercekten sanatsal anlamda bısıler yaptıklarını dusunduklerımıs bıle zamanla kapıtal pastanın hos dılımlerınden daha cok alabılmek ıcın usluplarını kruyolar nıtekım sınemaya hepımısın az cok yakın olduunu dusunerek tım burton ın uzun zamandır sereden uslubundakı monotonluk onu ne kadar ozgun yada ne kadar sanatla ıc ıce kılar
ne zaketten kırılarak yorumlarını begenmektteyım tesekkur ederız:)
Rica ederim tekrardan gerçekten teşekkür ederim söylediklerin için.Anlatmak istediğini anladım, bu tip şeyler aslında günümüzdeki her şey için var.Çünkü önemli olan bir şeyler yapmak veya ortaya çıkarmak değil para kazanmak olmuş malesef.Kimse kendinden bir ödün vermeden, rahatını bozmadan iş yapma derdinde,taraf toplamak ise yalnızca şakşakçıları başına toplamak gibi bir şey oluyor sanırım.Paranın verdiği haz galiba ortaya yeni bir şey yaratma duygusunun verdiği hazdan daha çok ya da böyle bir haz duymadıkları için bilemiyorlar gerçekleri belkide.Tim burtona gelince monotonluğuna bir şey diyemem belki ama belli bir üslubu olması onu sanatçı yapmaz mı tabiki bunu beğenildiği için değil kendisi istediği için yapıyorsa.Bir yanda da senin söylediğin pastadan pay alma sevdasıda var tabi bence.
tım burton ıcın uslub sahıbı dıyebılırıs ama benım kastetıgım almadovar ın uslubu gıbı bısıy adamın her senaryo sunda olan bellı karkterlerı olsada kı bu onun uslubu her fılmınden farklı bı tat alabılıyorum ama tım burton ınuslubu tarzı yada konusu cok benzerlıkler tasıyo fılm ı bıttıgınde kendıme bısıy bırakamıyorm ama estetık acıdan gerkcetn ııler hala ben bıle son fılmını sabırsızlıkla beklıyorum hatta olekı adam ışese ışedıgı yere gıdıcek kadar kor olmus hayranlarındanım bu durumu elestırebılıyo olmam umarım benı masum kılıyodur :)
kollarımı sıvadım bunu yamadan haha ay ne komık :) aslında cok sey yazmak ıstedıgımden degıl sız ıkınız genel olarak konuyu toparlamıs gorunuyorsunuz, işi iyi kıvırdık galiba :)
diyeceğim o ki; piyasa içerisinde (çok bilirmişcesine konuşasım var, mazur gorun :)) para kazanmadan ıs yapmak olnaksız gorunuyor yani cok yakın bır ornek olan mustafa altıoklara bakmak ıstıyorum ben su noktada. işin ıcınde sanat olup olmadıgı ayrı bır tartısma konusu olmakla beraber onun yaptıgına "iyi iş" diyebiliriz kanımca. Ama adam iyi işler yapabılmek ıcın korkunç televizyon dızılerı cekıyor, ya da cektı zamanında. (tamamen takıpsızlıkten boyle oldu bu cumle:)) Bunu acık acık bır roportajında soylemıstı,hatırlıyorum. Tim burton, içimde bir yaradır :) o konuya gırmek ıstemıyorum gozumu kulagımı ve bılımum uzuvlarımı kapatıyorum :)
Yorum Gönder