9 Şubat 2008 Cumartesi

Bilinmeyen beğeni


özgun olmayı dilediğimde aslında bagımsız dusunce dıye bısıyın olmadığını bılmıyordum. herkesın kendı gorusu olduğuna ınandırmıştım kendımı guzel hıssetmek ıcın zayıf olmalıydım, renklerın konstrast yada bırbırının tonu yada tamalıyıcısı olması gerekıyodu gıyinirken. jazz ve blues dınlemelıydım arabeskse ucuz ınsan olmak ıcın bırebırdı. sanat ıyı, tıcaret kotuydu; kapıtalısm tutsaklık, komunısm ozgurluktü. butun bunların ısıgında sımdı dusunduğumde hangı ıdeolojı veya hangı secım gercekten benım secımım bılemıyorum. eskıden babamın sevdıklerıydı taparcasına hayatıma gecırmeye calıstıklarım sora arkadaslarımınkı oldular sımdı kendıme ozgun dıyebılmek ıcın etrafımdakı ıletısım araclarından arınmıs bır kac ay tatıl yapmalıyım sanırım bolece ozgur dusunceyı yakalayabılırım yada ozgur dusunce aslında ınsanın varoldugu dogayla sınırlı olabılır mı? hayatı boyunca ev tasımacılıgı
yapmıs bırının kamyonetı spor arabaya tercıh etmesı tamamen onun
dogasının ona ogretıgı secımdır. bu baglamda estetık kaygı veya
secımlerımızın bıze aıt olduğunu sorgulamalı. hayatım boyunca sanatın
hayatımda olmasının onemlı olduğunu dusundum. bu benım secımım mı yoksa
etrafımdakılerın farkına varmadan yıkadıkları beynımın mı ? aynı soruyu
baskaları da sorduğunda farklı sonuclar cıkıcağına emınım yolda gorduğum
dantel yelpazelı nefertıtı makyajlı gotık tarzını gundemlerınde
sureklı tutan genclerın aslında hollywood fılmelrındekı kutsal kılıse
kuralının sonucu olmadığını nerden bılebılırız yada 80 lerdekı hafıf
bohem havanın sımdı uçuk fiyatlardakı pantolonlarda tekrar canlanması,
her sene gundemı belırlıyen parıs moda haftası, avrupanın sanat
topluluğu gozunu asyaya cevırdı diye asya fılmlerının ınsanların
gundemıne oturması, aşklarda herzaman ıhtıraslı bısılerın aranması
yada aşkın ne olduğunu bıle bılmeden yada onu tanımlamya bıle tenezzul
etmeden onun eksıklığınden yakınmak(ask konusunu etmekten hoslandığım
solenemez aslında yeterınce her fılmde luzumsuz bı reklam kıvamında
gorduğumuz bu klişe kavramdan bahsetığım ıcın uzgunum tamamen
orneksızlıkten)...estetık kaygılarımısı hangı özgunler belırlıyo yada onlar gercekten
ozgunler mı ? yonetım ve ıktıdar meraklısı da olabılırler mı?

not: çizim... http://pepe-onlinelaboratory.blogspot.com/

17 yorum:

iltiriş dedi ki...

fikir yoksunu bloğumu fikirlerinizle zenginleştirdiğiniz için teşekkür babında ziyaret etmiş bulunmaktayım

yeni adresinizde başarılar dilerim size

maalesef bizler henüz o aşamaya gelemedik

Zarpandit dedi ki...

ideolojilerinden bagımsız dusunemeyenler, aslında zaten dusunmyorlar demektır sayın 3k.

Adsız dedi ki...

İnsanın yani kişinin burada anlayışına ve eğitimine göre bu konu değişiklik gösterir bence.Ama genel olarak yönetime ve iktidara bağlı olarak şekillenir estetik duygusu insanların çünkü çoğu insan hazıra alışmıştır veya alıştırılmıştır bu yüzden önüne konulanlarla yetinir.Kimisi ise aşırı bastırıldığı için korkar ve o da yönetime boyun eğer.Yalnızca bazı özel tür insan grupları vardır ki(soyu tükenen hayvanlar gibi oldu bu tanımda) ancak onlar korkmadan,çekinmeden istedikleri ne ise onu yaparlar.Birde kişinin merakı yani araştırma duygusu bunu şekillendirir.Çünkü sürekli farklı şeyler yapanlar ve araştıranlar farklılığın getirdiği farkındalığa sahip olurlar böylece önüne konulanlardan daha iyisini ilerisini görürler ve önlerindekiyle yetinmezler böylece özgün olurlar.Her şeyi belli bir grup yönlendirir çoğu konuda çünkü herkes fikir söylerse ortalığın karışacağı fikri demokrasi adı altında bilinçaltımıza yerleştirilmiştir.Halbuki arkalarına aldıkları insanların istediklerini sormadan onlar istiyormuş gibi davranıp istedikleri konulara eğilebilirler.Burada aslında başa gelen kişinin iyi olması avantaj başa gelenin kötü olması dezavantaj şeklinde yansır.Genelde insanlar bir yöne doğru yönlendirilirler burada kimi zaman toplumunda etkisi olduğu görülür.İnsanlar özgün olmak isterlerse en başta topluma karşı çıkmalıdırlar her şeyi sıfırlayıp yok sayıp baştan düşünmelidirler bence.Toplumun göremediklerini görmeye çalışmalılar ve herkesin baktığı yöne doğru değil diğer taraflarada bakmaya çalışmalıdırlar.Özgünlüğü çeşitlilik ortaya çıkarır.Ve genelde yönetimlerde çeşitli değil tek düzedir bu yüzden bu da insanları köreltir.Kısaca aslında çoğunluk estetik kaygısını belirliyor bazende bir grup ama asla kişiler değil.İnsanların yarattığı kavramlar çoğu zaman insanların önüne geçer ve amacından sapar.Devletler insanlar için var olması gerekirken,insanlar devletler için var olmaya başladı.Bunun gibi birçok örnek verilebilir aslında.Güçlü olanlar kuralları belirliyor kısacası ama buna rağmen bunlara karşı koyup özgün olabilen insanlarda yok değil.Bana kalırsa herkes istediğini yapmalı fakat karşısına kimleri aldığınıda görmeli kısaca sonuçlarınada katlanmalı.Konuyu biraz saptırdım sanırım toparlamaya çalışmayacağım bırakacağım dağınık kalsın bu sefer,siz toplarsınız kafanızda artık.Hiçbir şey saçma değildir yalnızca biz anlayamayız ne olduğunu...Aşk konusunda da yazdıklarına katılıyorum gerçektende insanların çoğu bence bilmiyorlar ve başka bir şeyin adına aşk diyorlar,birde aşkı kalıplaştıran insanlar var ki ben onlara dayanamıyorum.Herkesin hissettiği gibi davranacağı bir olay halbuki ama nedense insanlar hissetikleri değilde olması gereken bir şey gibi ya da sadece öyle yaşanır hep filmlerdeki gibi olur gibi...(sayamayacağım bir sürü örnek var burada aslında) algılıyorlar.Özgünlük burada da kendini su üstüne çıkarıyor aslında yönlendirilenler aşkı herkesin yaşadığı gibi yaşıyor,özgün olanlar ise kendilerinden bir şey katarak gerçek aşkı yaşıyorlar istedikleri gibi...

augustusozan dedi ki...

asıl sormak ıstedıım ozgun ınsanların varlıgıydı benım yanı soyu tukenmekte olan gıbı tanımladıın ınsan grubunun ne kadar dıs etkılerden uzak olduunu gormemısın mumkun olmadıını soluyorum aslında yanı farklı gorunme kaygısı bıle bana kalırsa kısının kendı ozgun ıradesı olmuyo bence su an cok ıı ısler cıkarttıını dusunduumus dusunur yada sanatla ılgılenen ınsanlarn ne kadar ozgun olduklarını sorgulamak ıstemıstım onların yasamında onları yoneten olmalı dedırten unsur aslında ozgun olmak tan kılan onları yanı cok karartmaya calısıyomus gıbı gorunsemde ortalıı aslında varmaya calıstıım kımsenın ogur ıradesının olmayısıydı

Cevval Portakal: dedi ki...

Yazıda bahsedilen anlamıyla özgür iradenin binde bir görüldüğünü ve özgünlüğünü uzun bir süre koruyamayacağını düşünüyorum. Mucizevi bir şekilde somutlaşabilmiş özgün irade, trend olmaya gebedir bence. Mevcut trend sayısı kadar da özgün irade, yakın zamanda kendini ortaya koyabilmiş demektir.
Kişisel olarak aldığımız zaman ise, kısmen de olsa özgün iradeye sahip olmanın yolu üretkenlikten geçiyor sanırım, özellikle kendimiz için ürettiklerimizden. Evinde dantel örüp televizyonunun üzerine koyan ev kadını, kesip biçip tişörtü ve kazağını birleştirerek kendi kıyafetini şekillendirmiş genç kız bir şekilde kendi estetik anlayışlarını sergileme ve geliştirme imkanı bulmuş sayılırlar. Üretemediğimiz alanlarda ise trendlerin estetik zevkimize en uygun olanını seçmek durumunda kalıyoruz. Bu tercihi en sağlıklı yapılış şekli ise araştırmaktan geçiyor. En zor, en derinde kalmışa kadar gidip her üretileni kendi üzerimizde test ettiğimiz zaman, beğenimize en yakınını bulmuş oluyoruz. Müzik zevki en güzel örnektir bence bu konuda. Popüler kültürün egemen olduğu toplumda hiç araştırmadan kendini teslim etmiş birey ile alt kültürleri tanıdıktan sonra seçimini yapmış bireyin algılarını aynı şekilde doyurmuş olması beklenilemez. Algının, estetik zevkin, sanatsal hazzın en üst seviyede doyuma ulaşımı ise sadece özgün iradeye sahip ve üretmesini bilen nadir insanlarda mevcuttur diye düşünmekteyim. Özgün iradenin en özgün halini ise sadece üreten insan tanıyabilir.
Bu arada üslubun cidden iyiymiş. Hee bir de yandaki ankette "hemen kapatıyorum müziği" seçeneğini işaretleyen tek kişi benim. Bilgisayar başındayken sürekli Winamp'im açık oluyor, sayfayı açınca sesler karışıyor, ben de ikisinden birini kapatmak zorunda kalıyorum, tercihimde genelde sayfayı açmadan önce eşlik etmekte olduğum parçadan yana oluyor. Yoksa müzik zevkiyle alakalı değil. Hatta parça seçimin gayet hoşmuş.
Neyse ben bu kadar yazdıktan sonra artık 2.5 saat boyunca hiçbir şey düşünmeden tavana baksam iyi olacak.

augustusozan dedi ki...

uslubumu ii bulduunu soliyen birini duymak beni mutlu etti acikcasigercek fikrini solediin icinde tesekkur ederis aayrica gelmek istdigin noktanin kenarinda verdiin ornek aslinda benim sorguladiim kesim di yani kendi kiyafetlerini yirtip kendine gore bi estetik goruntu yaratan kisinin kendi sinirlarini astii yada toplumun ona sundugu bi takim begenileri reddetigini soliyebilirmiyiz zira bole yapan gencleri topladiimda goruntu olarak aslinda birbirlerinden cok ta farkli olduklarisolenemes evet estetik acidan hos olanlarda yok fakat ne kadar ozgun yada ne kadar anlatimsal yaptigi eylem ???

Adsız dedi ki...

Nasıl girsem bilemedim ama:) neden kendimizi kavramlar arasına sıkıştırdığımızdır benim için asıl soru.Demokrasi, özgürlük ya da özgünlük her iradenin ayrı ayrı tanımlayacağı hatta bana göre tanımlası gerekendir.Bunun ayrımına varmak için de önce farklı dünyaların farklı insanlarının kapılarını ziyaret edebilmeyi(basit bir söylem oldu ama) bilmek lazım.Sanat için de aynı şey geçerli.Pek çok kişinin özgünlük gibi kalıpların içinde dolandığını görüyorum.Mesela ben Otomatik Portakal filminden hiç hazetmemem. Özellikle bazı sanatseverler tarafından bunun şaşırtıcı bulunması benim için daha şaşılacak bir konudur.Demem o ki Özgünler mi derken de kendimizce düşünüp yanılıyoruz gibi geliyor bana.Herkes kendi kavramının içini kendi doldursun naçizane:)

Zarpandit dedi ki...

öncelikle herkes kendı kavramının ıcını dolduracak olursa, kavramlar kullanılamaz hale gelir. onun ıcın bu blogu yaptık aslında. kavramlarımızı tokuşturalım, içlerinde neler varmış gorelim, gorelim ki yanlıslarımızı bırbırımıze konusabılelım istedik. ha kavram konusmayalım dıyorsanız, kavramlar su ankı dunyayı malesef bıcımlendırmıs olan kalıplar bu yuzden kurtulusumuz oldugunu dusunmuyorum kişisel olarak.
otomatik portakal ornegınızı anlayamadım pek ilk olarak. bir de ozgunluk kavramını herkesın farklı tanımlayacagını dusunmuyorum, dusunemıyorum eger oyleyse durum cok kotu demektır kanımca. acaba oyle mı? o zaman bız burayı kapatalım, hıcbıyere gıtmeyelım, okumayalım, oturalım. boyle dusunmedıgını bılıyorum, o yuzden bıraz daha acarsanız sevınırız.

augustusozan dedi ki...

cok kendımı bısıy sanarak bu yoruma cevap yazıyorum nacızane dıyerek aslında yorumunun cok ta nacız olmadıını bıldıını gosterdıını dusunuyorum zıra bahsettım konu ozgurluk kavramına sıkısmak dııldı aksıne bıldıımıs kavramlara daha genıs bakabılmektı sanırım benım uslubumdan olucka kı kendımı yanlıs ıfade ettım sana?? otomatık portakala gelınce hazetmemekcok sert bu blog ıcın dılımızı torpulersek ozellıkle bole bı yazının altında cok sevınıcem paolo passolini nin sodomun 120 gunu ısımlı fılmını seretmıs olsaydın sanırım onda hoslanmıycaktın baktıımıs yer sabıt kalırsa sanat ıslerını elestırdıımızı sanmaktan ılerı gıdemeyız solekı cok komunal olarak kısınn emegı basta olmak uzere anlayıslı sayılabılıcek bı yaklasımla ısın sahıbının yazarın heykeltraşın yada yonetmenın bulundugu konjonkture baglı olarak degerlendırmelı eger kendı alt yapımıza guvenmıyosak kı guvensızlıkten kastım kuskudur ıs ustunde arastırma yapılmalı ve sora karara varılmalı dır hazetmemek cok gelısıguzel bı usluptur kı sanat ıslerı goruldukten bu kadar kolay atılmamalıdır bı kenara sadece ıı bı yaklasım la anlamak sanırım onemlı olan bıras sert olduunun farkındayım ama kubric i severım sanırm bu yusden

Zarpandit dedi ki...

ay işin emek kısmına gırmeyelım nolur orası bana cok sacma gelıyo yanı, ah emek harcamıs yazık denmesın kımseye, harcayacak tabi, goze alamıyorusa yapmayacak zaten, yapmamalı.. emegı ıcın teşekkur beklemesın kımse, istemesin istiyorum.

Adsız dedi ki...

Benim tanımladığım kavramları başkalarınınkiyle tokuşturmak konusuna dediğim birşey yok.Ama böylece çeşitlilik arz ediyor işte.Bu güzel yani çeşitli olmak güzel.Ama yanlışlarımıza gelince durum aynı olmuyor.Yanlışı da genel olarak tanımlamak gerekiyor ki bu da demokrasi denen şeyin içine düştüğü duruma düşecekmiş gibi sanki.otomatik portakalla demek istediğim de bu tamamen.Yani bana göre kült değil bir başkasına göre öyle.Çoğunluğa uymaya kıl olduğumdan değil sadece bana öyle hissettirdiği için.fazla kişisel galibağ:)

augustusozan dedi ki...

aslnda sadece soledıım kımsenın olesıne yapmadııydı yanı dost naginata nın(komunal agız) işlere baktıında degerlendırmesının bu denlı kısa tutulmasına solemıstım ben aslında bı işe kotu demek kolay ve basıt dıılmıdır emek hakkı vs de dıılım tanıyosunuzz benı heralde sayın zarpandıt :)

augustusozan dedi ki...

kısısel olmasından ote kult fılmler malesef kısıye gore degısmıyolar toplumun kabul ettıı olunca sana gore kult yada bana gore dııl gıbı kısısel kult anlayısını olusturamıyorus malesef bu yusden oturan alt yapılar cercevesınde konusma taraftarıyım ben acıkcası yanı bazen felsefe yaptıında yada yapılan bı yere gırdıın de sofı nın dunyasını okumus olmak gerekır ya bole bısıy sanırım bahsettıım nacızane :)

Zarpandit dedi ki...

bu sefer olmuş gibi ilknurcum :)
tamam ıste, tanımlayalım, tanımlamalıyız dememıs mıydın sen de, tanımlamazsak koskoca cumleler kurmak zorunda kalırız cumleler ıcınde cumleler,cumleler..
ozancım ayrıa evet efendım tanıyoruz canım.. :)
ay ben karısmıcam arttık konusun valla :)

Adsız dedi ki...

Yorumuma yazdıklarını dikkatlice okuyunca bir an şüpheye düştüm.Bu şüphemi açıklamaya çalışacağım sanırım göremediğin şeyler var(bende yanlış anlamışda olabilirim).Şöyle ki seni var eden böyle düşünmeni sağlayan şeyler nelerdir?Yaşadıkların,gördüklerin,okudukların değil mi?Peki bu gördüklerin ve okudukların neyin çevresinde gelişiyor elbetteki toplumun yani etkilenmemek mümkün değil ki.Yine garip sorularla devam edeceğim.Seni şekillendiren şey tercihlerin mi yoksa önüne gelen sorular mı?Yani cevaplar mı şekillendirdi seni yoksa sana sorulan sorular mı?Başka cevaplar verse miydin şu anki bakış açın değişirdi yoksa sana başka sorular sorulsa mıydı?Özgür irade bu soruların cevapları işte, seçimlerin.Herkes özgür ve herkes ne isterse yapabilir ama herkes yaptığının sonucunu beklediği gibi alacak diye bir şey yok.Bence özgür irade olarak tanımladığın şey yaptıklarının sonucunu belirlemek, senin istediğin bu yoksa yapmak istediklerini yapamamak değil...Yorum için teşekkürler bir yandanda sana katılıyorum ama yinede bunları yazmak istedim.

Adsız dedi ki...

Bana kalırsa yanlış diye bir şey yok.O yüzden tanımlanmayada ihtiyaç yok diye düşünüyorum.Çünkü sizce taşa tapan biri ne kadar yanlış yapıyordur ya da eşcinsel biri,peki bunlar doğru mudur?Yanlış diye bir şey yok insan davranışlarında bence olamazda herkes hissettiği ve inandığı şeyleri yapar o yüzden bence yanlış tanımlaması insanları daraltır hatta çoğu kişiyi boğar bu yüzden gereksiz geliyor.Kişisel görüşlerinizi yanlış diye tanımlamışsınız beğenip beğenmemek sizin elinizde fakat bunu kötülemek veya aşağılamak yolunda kullanmak gereksizdir.Belkide benim yazdıklarım gereksizdir...(naginataya ithafen yazılmıştır bu yorum)

augustusozan dedi ki...

aslında tam olarak varmak ıstedıı yerlerde yuruyosun acıkcası sorduum yada sorguladıım kavram cok gezen mı yada cok okuyanı kadar kör bı konu sadece etrafında gezınmek ıstemıstım kullandıımız kavramları hıssetmek adına :)