22 Şubat 2008 Cuma


son zamanlarda sinemada, özellikle turk sınemasında cok cok sıkca gormeye basladıgımız minimalist akımın kaynagını bulmuş durumdayım. tabii ki bunu ılk bulan ben değilim de sadece kendı kendıme kesfettıgım ve onemlı elestirmenlerden de cesıtlı ınternet sıtelerınde bu fıkrımı onayladıgım ıcın sonsuz bir mesud-izm ile kaplı vıcık vıcık jöleli pasta gibiyim son zamanlarda. evet efendim, "postmodern aksiyon" seyircisinin nefretle ve böğürtüyle baslayıp, horultuyla sonunu getirdiği minimalist akımın türkiye'deki bazı elebasları, semih kaplanoğlu, nuri bilge ceylan, reha erdem.. tabii bir kac tane daha var aklımda olmayan.
bu fılmler o kadar doğal geliyor kı bana, izlerken kendımı de dahıl hıssedıyorum duruma. kahvaltı yapıyorlar mesela 5 dakka, yahu olacak sey mı yanı zaten fılm dedıgın 80-90 dakıka, diyor ınsanlar ama hayır, ben katılmıyorum sahsım adına, adamlar yemek yıyor ıste, bakısıyorlar, gulusuyorlar. onemlı olan "an". kelımeler, cumleler, insanlar degil, onemlı olan senın ne hıssettıgın dıyor sana. haklı oldugunu dusunuyorum.
shortbus'tan bır replık attırmak ısterım tam burada, "aptallar, film ne kadar sıkıcıysa, o kadar akıllıca oldugunu dusunuyorlar." gibi bişi. evet bunu dusunmemek lazım yanı fılozofumsu bır yonetmen var karsınızda ama benden akıllı degıl kı o adam da, yanı dusunduklerımız, hıssettıklerımız aynı.
tabı hollywood sınemasına dahıl olan aksıyonlardan şiddetle kanmamak da lazım, oyle kı bana dusunecek zaman ve malzeme verıyorlar, malzemelerı onlar kullanmamıs oluyorlar ve sızın elınızde saf, temız bır 170 derecede tamamen erıyen kokain mısalı bır konu verıyorlar. tabı bu konudan bır mıktar faydalanan yonetmenler de var. mesela severım ben macera hollywood zamazıngolarını. sean penn, al pacıno vs. şahane seyler bunlar, bir italyan işi olsun, efendıme soylıyım bi münih olsun, scarface olsun ki mafya furyasının "baba"sı odur kanımca; guzeldır bunlar. birayla fıstıkla da ayrı bi tadı olur mazallah. ama sizi kızgın kumlardan serın sulara atlar gıbı heyecanlar kaplıyor mu bunları ızlerken ya da o duygu cümbüşünü hissedebiliyor, konunun içine girebiliyor musunuz, yoksa tuketıp gecıyor musunuz?
rusya da özellikle andrei tarkovsky ve alexander sokurov un basını cektıgı bu, tek planlı uzun uzun ve uzun sekanslardan olusan, bittikten sonra içinizde sorgulamalar baslatan, kafanızın ıcınde sahane fotograflar bırakan bu "estetik" ten bir kaç ornek tavsıye etmek ısterım haddımi bilemeyerek ve heycanla yorumlarınızı beklerım...

- andrei tarkovsky - kurban (the sacrifice)
- andrei zvyagintsev - dönüş (the return)
- semih kaplanoğlu - yumurta
- nuri bilge ceylan - kasaba, uzak

10 yorum:

augustusozan dedi ki...

muhtese bı analız olmus hayatına tecavuz eden realizme host ulan benim arzuparım baska akımlarda mevcut dıyebıldıın bı yazı olmus blogun varolus sebebıne hızmet eden sınema gıbı sanat kolajı bı dalı asıl sanat olarak gorebıldıgımız yerden bakmıs benım sadece benım olan cmille , yazıyı tim burton un son fılmınden cıktıkta sora okuduum ıcın bı anda konuya hakım olamadım zıra senın kafandakı an ve duyumsanıcak olan haz izldıgım muzıkalde cokca mevcut dııldı ama yakınlaırndayım sınema gorusu bakımından ılıskıye gırdıgın akımlar eksenınde yazmaya devam edersen bu ukala tanrıları da mutlu edersın hep varolması dılegıyle yasasın postmodernizm

Zarpandit dedi ki...

akımlardan beslenıyorum su zamanlarda, hoş bişi, yonetmenler ve akımlar ustunden gıtmeye calısıyorum, tum tecavuzculerımden kurtuldum, hep senın olan cmille :)

Deli Profesör dedi ki...

Kieslowski'nin Dekalogları da bu kategoriye koyabiliriz sanırım.Aksiyondan oldukça uzak,basit günlük konulara eğilen ve insanları düşündürmeye iten yegane bir seridir.Ayrıca sitenize girdiğimde böyle güzel bi sinema konusuyla karşılaşmak beni çok mutlu etti :D

Deli Profesör dedi ki...

Bu arada mim attım bi de uğraşıyosanız :D

Zarpandit dedi ki...

:) mim ne ola ki? biz bilmiyoruz oyle seyler :)))

Adsız dedi ki...

Aslında Holywood tarzı filmler tüketici meşeili oldukları için tüketiliyorlar. Diğer sanatsal filmler ise diğer sanat dallarındaki gibi biraz demir bilye kıvamında oluyorlar. Kolay kolay tüketilemiyorlar ve tüketilseler bile hazımsızlık yaratıp içinizden bir şekilde çıkıyorlar. İnsanların eğitim ve kültür durumlarıda aslında burada belirliyici bir unsur sizde tahmin edersiniz ki. Çünkü az kültürlü bir insan kolay anlaşılır şeylerden kendini fazla üzmeden ve yormadan anlayabileceği şeyleri seçer bu yüzden bu gruba aptal deniyor işte. Kendini geliştirmeye fazla çalışmayan çokça başkalarının zoruyla hareket eden grup. Fakat kültürlü insanlar ise kolay şeyleri sevmedikleri ve farklı şeylerden çokça hoşlandıkları için daha farklı şeylere yöneliyorlar daha zora veya daha anlaşılmaza. An konusunda çok haklısınız size katılmamak elde değil. İzleyiciyi kimi zaman bir görüntü kimi zamanda bir replik etkiliyebiliyor. Bana kalırsa her şeyde öğrenilebilecek bir şey vardır. Birde doğal olan en samimi olandır inancım var ki işte bu da sizin bahsettiğiniz gibi filmdeki kısa sürmesi gereken bölümlerin uzun olması. Bence bu eğer düzgün bir kurgu yapılabilirse çok fazlada göze çarpmıyor. Fakat bazen filmin akışı hızlanırken sahnelerin uzaması ve yavaşlaması o ritmi bozuyor bence. Yazı için teşekkürler.

augustusozan dedi ki...

aslnda bole bı grup olusturmak bu blogta bızımle yasdıgın ıcın bızı kastederek solıycem kısısel bı ego tatmıın dııl mıdır bız ıı fılm serederıs ama aptal bı de kesımvardır gıbı bıraz kabarık ego ısı oluyo zıra ben de egolarıyla uyuyan bırı olarak bu durumda kendı sorgulamamı yapmalıyım kı bu aslınd a bu blog okurlarına kısısel onerımdır bu gruba aptal demekten zıyade kabul etmek daha dunyaya aıt kılıcaktır bızı

augustusozan dedi ki...

aslnda bole bı grup olusturmak bu blogta bızımle yasdıgın ıcın bızı kastederek solıycem kısısel bı ego tatmıın dııl mıdır bız ıı fılm serederıs ama aptal bı de kesımvardır gıbı bıraz kabarık ego ısı oluyo zıra ben de egolarıyla uyuyan bırı olarak bu durumda kendı sorgulamamı yapmalıyım kı bu aslınd a bu blog okurlarına kısısel onerımdır bu gruba aptal demekten zıyade kabul etmek daha dunyaya aıt kılıcaktır bızı

Zarpandit dedi ki...

şimdi aptallıktan ziyade, birincisi karakter hikayesi var, heycanlı bi tip oturup bu fılmlerı ızleyeme, sıkılıır.
ikincisi kültür, evet haklısın yani kultur seviyesi "düşük" birinden kalkıp bu fılmlerı ızleyıp çözümlemesini isteyemeiz, çünkü simge ve sembollerı anlamayacaktır. bu bi ülke esprilerini diğerinin anlamaması gıbı bısı bi yerde. aptallıktan cok bunları one koyuyorum ben. bu fılmlerı anlamak ve yorumlamak ıcın bellı duzeyde bı sınema kültürü sahibi olmak lazım herseyden once. yoksa bu fılmlerden hosanmayan bı duzıne zeki insan tanıyorum.. ama geri dönus ve yorumların cok onemlı bızım için, cok teşekkur ederız

Adsız dedi ki...

Rica ederim. Evet haklısınız aslında aptal demek burada biraz abartı kaçmış. Bir an sanki insanları çok fazla aşağılıyormuşum gibi olmuş bu da pek hoş olmamış açıkcası. Anlatmak istediğim şey orada aslında o değildi işte. Buradaki aptal dediğim kesim biraz anlayışsız ve cahil olanlar idi. Biliyorsunuz okuyan cahillerde var etrafta. Yani belkide dediğiniz gibi benim göremediklerimi göremedi diye aşağılamamalıyım ve benim göremediklerimi gördü diye çok zeki dememeliyim belki de. Onları kabullenme konusuna gelince fark eden bir şey yok mecbur kabulleniyoruz çünkü aynı yolun yolcusuyuz. Aslında bu konu birazda insanların nasıl ve neden bazı şeylerden zevk aldıkları konusuna giriyor ki girmiyorum bile oraya bitmez çünkü belki bununla ilgili bir yazı yazarsanız bende katkıda bulunabilirim.